Çayır ve Mera Yönetimi
ÇAYIR VE MERA YÖNETİMİ
Prof.Dr.Hayrettin EKİZ
2017
14. KONU
- Namluda kurutma,
- Sehpada kurutma,
- Yapay kurutma,
- Kuru otta kalite ve kaliteye etkili faktörler,
- Silo yemi,
- Dönemin genel değerlendirilmesi
Namluda kurutma: Yaprak
ve sapların aynı derecede kurumaları, kuruma sırasında besin maddeleri kaybının
minimuma indirilmesi ve yüksek kaliteli
bir kuru ot elde edilmesi için, biçilen bitkilerin hemen veya kısa bir
süre kurutularak soldurulduktan sonra namlu haline getirilerek bir süre de
burada kurutulmalarıdır. Çayırların veya yem bitkilerinin biçildikten sonra
veya biçilirken namlu haline getirilerek kurumaya bırakılması ile daha yüksek
kaliteli bir kuru ot elde edilmektedir.
. Henüz yaş iken namlu haline getirilen bitkilerde yaprak kaybı minimum düzeye inmektedir. Yaprak kaybının bu şekilde önlenmesi yemin kalitesini ve besleme değerini önemli ölçüde yükseltebilir. Bilindiği gibi, bitki bünyesindeki ham proteinin % 70’i ve vitaminlerin de
% 90’ı yapraklarda bulunmaktadır. Bundan başka
yapraklar saplardan % 40 oranında daha fazla hazmolabilmektedir.
Namluda kurutma ile daha
yüksek bir besleme değeri elde edilebildiği gibi, bitkilerin orijinal yeşil
renkleri ve kendilerine özgü kokuları da yüksek oranda korunabilmektedir. Namlu
halindeki bitkilerde yaprakların çoğu sararacak kadar fazla güneş ışığı
görmediği için orijinal renk ve kokularını daha iyi bir şekilde koruyabilmektedirler.
Biçilen
bitkilerin hemen namlu haline getirilmesi, kuşkusuz kuruma süresini
uzatmaktadır. Ot bir süre yerde kurutulduktan sonra namlu haline getirilirse,
bu süre biraz daha kısaltılabilir, fakat bu taktirde de namlu yapma işlemi,
maliyeti yükseltir. Namluda kurutmadan en iyi sonuçların alınabilmesi için,
bitkileri biçen, saplarını ezen ve aynı zamanda namlu yapan çayır biçme
makinelerinin kullanılması gerekmektedir.
Genellikle, bitkilerin yapraklarının kuruduğu, yani yapraklardaki su oranının
% 20’nin altına düştüğü zaman, saplardaki su oranı % 35 ile % 70 arasında olabilmektedir. Bu bakımdan sapların ezilmesi sureti ile yapraklarla beraber kurumalarının sağlanması büyük bir önem taşımaktadır.
Namlu haline getirilen
bitkilerin daha kısa bir sürede kurumalarının sağlanması için, otun iyice
kuruyuncaya kadar, namluların birkaç defa çevrilmesi ve namlu yerinin
değiştirilmesi gerekli ve yararlı olabilir.
Bu iş namlu yapan çayır tırmıkları ile yapılır. Alt üst edilen namludaki otlar hem kuru toprak üzerine devrilmiş ve hem de kurumayan kısımları güneşe çevrilmiş olur. Bu iş, namlu pek fazla bozulmadan yapıldığı için, yaprakların büyük bir kısmı yine namlunun iç kısımlarında kalır ve kavurucu güneş ışığından korunur.
Biçilen materyalin namlu
halinde kurutulması ot verimi pek fazla olmayan, güneşli ve rüzgarlı bölgelerde
daha başarılı olmaktadır.
Biçilen yemin
yerde ve namlu şeklinde kurutulması yöntemlerinde yemin biçilmesi, çevrilmesi
ve namlu yapılması gibi işler tamamen makineleşmiş bir durumdadır. Ancak, bu
makinelerin çalışırken bitkilerin kuruyan yapraklarını yere dökmemesi ve
üzerlerinden geçmemesine çok özen gösterilmelidir.
Sehpada
kurutma: Yağışlı bölgelerde
biçilen yemin özel şekillerde hazırlanmış sehpalar üzerine alınarak, toprakla
temasının kesilerek, yağışlardan zarar görmeden kurutulması çok uygulanan bir
yöntemdir. Bu yöntemde kurutulacak otun fazla olduğu hallerde, yani çok verimli
çayırlarda, biçilen materyal bir süre toprak üzerinde soldurularak nem oranı %
40- 45’e kadar düşürülür ve bu şekilde yarı kuru bir duruma gelmiş olan ot
sehpalar üzerine serilir. Epeyce kuruyarak hacmi küçülen bu yarı kuru haldeki
ot sehpalar üzerinde daha kolay ve daha çabuk kurur.
Özellikle ot
kurutma zamanında çok yağış alan bölgelerde uygulanan bu yöntemin sağladığı
yararlardan birisi, havaların düzelmesini beklemeden en elverişli bir zamanda biçimin yapılabilmesidir. Bundan başka,
yaprak dökülmesi önlenerek daha yüksek kaliteli bir kuru ot elde edilebilir.
Sehpada kurutmada otun yağmura karşı
korunması sağlanmaktadır.
Otun yağmurla temas halinde
olan yüzeyi azaltıldığı gibi, yağmur sularının ot üzerinden kolayca akıp gitmesi sağlandığı için, yağmurdan zarar
görme minimuma indirilmektedir. Sehpa üzerindeki ot hava neminin az olduğu
zamanlarda kurur, nemin yüksek olduğu dönemlerde de kızışma, çürüme ve
küflenmeden korunmuş olur.
Sehpada ot
kurutmanın bu yararlarına karşılık, işçiliğin önemli ölçüde artması bu yöntemin
en sakıncalı yönüdür. Her biçimden
sonra sehpaların çayır üzerine yerleştirilmeleri, yeşil otun sehpalar üzerine
serilmesi ve kuruyan otun sehpadan alınması, hem özen isteyen ve hem de uzun
bir zamanda yapılabilen el işleridir. Bununla beraber, yerde kurutmadaki otu
çevirme ve namlu yapma gibi işlerden tasarruf edildiği de unutulmamalıdır.
Otun sehpa üzerindeki kuruma süresi, serme kalınlığına bağlıdır. Kalın bir tabaka halinde serilen yeşil ot yeter miktarda kuru hava ile temas etmeyeceği için geç kurur. Ot verimi fazla olan çayırlarda sehpa sayısını artırarak, otun mümkün olduğu kadar ince bir tabaka halinde serilmesine çalışılmalıdır.
Ot kurutma sehpaları
genellikle 5-8 cm çapında 2.0 – 2.4 m uzunluktaki sırıklarla yapılır. Bazen bu
boyutlardaki sırıklarla çok sayıda üç ayaklı sehpalar yapılır.
Sehpalar üzerine serilen
yeşil veya yarı kuru durumdaki ot dökülmeyecek bir şekilde iyice yerleştirilir,
sarkanlar toplanır ve yerle teması kesilir. Çok rüzgarlı bölgelerde sehpa
üzerindeki otun uçmaması için bir
sıra telle tutturulması yoluna gidilir.
Yapay (suni) kurutma : Biçilen otun arazi üzerinde biraz soldurulduktan sonra, olduğu gibi
kıyılmış halde veya balyalanmış olarak ısıtılmış hava veya normal hava cereyanı
ile ambar içerisinde kurutulmasıdır. Bu yöntemde
biçilen ot, su oranı % 40’a ininceye kadar yerde kurutulur. Biçildikten sonra
bir gün süre ile yerde kurutulan otun su oranı % 40’a indirilmiş olur.
Yarı kuru
haldeki bu ot ambara taşınır, ve en çok 2.5 – 3.0 m kalınlıkta olacak şekilde
yerleştirilir. Ambarda kurutulacak ot kıyılmış veya balyalanmış bir
durumda ise, bu yığının yüksekliği 1.5 –
2.5 m yi geçmemelidir. Bu şekilde yığılan yarı kuru durumdaki ot üzerine
gönderilen ısıtılmamış hava, bir taraftan otun kurumasını sağlarken diğer
taraftan da onu soğutarak kızışmasını önler. Isıtılmamış hava ile otun
kurutulması oldukça uzun bir zaman alır ve nemli havalarda mantarların
oluşumuna ve hafif küflenmeye fırsat verilebilir. Bunun için ambarda yapay
kurutma bir hafta içerisinde tamamlanmalıdır.
Püskürtülen bu kuru veya sıcak hava ottaki fazla suyu alarak ambardan uzaklaşır. Genellikle ambarda kurutulan otun su oranı % 20’nin altına düştüğü zaman otların arasında dolaşıp, ambardan çıkan havanın nem oranı da
% 80’in altına inmektedir. Pratikte
ambar havasındaki nem oranı % 60’ın altına
düştükçe, kurutma sistemi kendiliğinden harekete geçer ve ambara kuru veya sıcak
hava yollar.
Bu yöntemin
yararı, otu bir an önce elverişsiz hava koşullarının etkisinden kurtararak,
muhafaza altına almak ve bundan daha önemli olarak kuruyan otun toplanırken,
çevrilirken, namlu yapılırken, balyalanırken ve taşınırken yapraklarının
dökülmesini önlemektir. İster gevşek kuru ot, ister kıyılmış kuru ot, isterse
de balyalanmış kuru ot haline getirilmiş olsun, bu yöntemdeki kurutma ile daha
yüksek kaliteli bir kuru ot elde edilir.
Ancak, ambarda kurutulan
yemin enerji masrafını da unutmamak gerekir. Araştırıcılar 100 kg yaş otun
ambarda kurutulması için 5-10 kilovat saat elektrik enerjisine ihtiyaç olduğunu
bildiriyor. Bu miktar, ambarda kurutmanın ne kadar pahalı bir işlem olabileceğini göstermektedir.
Hızlı kurutma: Biçilen
yem yüksek sıcaklıkta kısa bir süre tutularak hızlı bir şekilde de
kurutulmaktadır. Genellikle un haline getirilecek yoncanın kurutulmasında
uygulanan bu kurutma yöntemi ile köpek dişi (Cynodon dactylon (L.) Pers.), domuz ayrığı (Dactylis glomerata L.), çokyıllık çim (Lolium perenne L.) ve aküçgül (Trifolium
repens L.) bitkileri de yonca gibi yem kurutma tesislerinde kurutulmaya başlanmıştır.
Yüksek sıcaklık ile bu tesislerde kurutulacak bitkiler genellikle yem biçme makineleri ile biçilip kıyıldıktan sonra kurutuculara verilirler. Yem kurutucular, 2.4-3.8 m çapında ve 7.3 –
19.8 m uzunlukta ve saatte 2.7 — 30.8 ton suyu
bitkilerden alarak buharlaştırma kapasitesinde olan büyük döner silindirler
şeklindedirler. Tarladan biçilerek kıyılmış halde getirilen yeşil yem,
kurutucunun otomatik yediricisi üzerine dökülür.
Buradan
sisteme giren kıyılmış yem 871-1093 °C arasında ısıtılan silindir içerisinde
2-10 dakika kadar bir süre kaldıktan sonra iyice kurumuş olarak çıkar ve başka
bir vantilatör ile soğutulur. Yemin
çabuk kuruyan yaprakları kısa bir süre sonra üflenerek kurutucudan dışarıya
çıkarıldığı halde, geç kuruyan saplar bir süre daha içeride kalarak tamamen
kurumuş bir halde çıkarlar. Bu şekilde elde edilen kuru yemdeki su oranı % 8 –
10’dan daha düşük bir düzeydedir.
Kurutma derecesi: Biçilen bitki materyalinin kızışmadan, çürümeden ve küflenmeden uzun bir süre saklanabilmesi için yemdeki su oranının
% 15-20’ye kadar indirilmesi gerekir. Dolayısı
ile kurutmada da yemin su oranının bu düzeye indirilmesi amaçlanır. Su oranının
bu düzeyin altına indirilmesi de sakıncalı olabilir. Aşırı derecede kurutulmuş
olan bir kuru ot hem fiziksel özelliklerini ve hem de besleme değerini önemli
ölçüde kaybeder.
Bu nedenle biçilen ve doğal
yöntemlerle kurutulan otun yeteri kadar kuruyup kurumadığını anlamak ve yeteri
kadar kurumuş olduğu anlaşılan otu depo edileceği yere taşımak son derece
önemlidir.
Pratikte
otun yeteri kadar kuruyup kurumadığı basit bir deneyle anlaşılabilir. Bunun
için bir demet kuru ot alınır ve elde çamaşır sıkıyor gibi burularak kıvrılır.
Bitki sapları bu burmaya karşı bir direnç gösteriyor, kolayca kopmuyor,
elastiki bir durumda bulunuyor ve tek tük kopan sapların kırılma yerleri yaş
bir durum gösteriyorsa otun yeteri kadar kurumamış olduğu anlaşılır. Yeteri
kadar kurumuş olan ot, bu şekilde kıvrılınca elastiki değil, gevşek bir durum gösterir.
Sapların birçoğu bu
burulmaya dayanamaz kopar ve kopma yerlerinin de yaş bir durumda olmadığı
görülür. Burulan bu demet serbest bırakıldığı zaman, henüz kurumamış olan ot
hızla eski haline geldiği halde, yeteri kadar kuruyan ot yavaş yavaş düzelir,
fakat eski düz haline gelemez. Bundan başka yeteri kadar kurumuş olan otun
sapları, iki parmak arasında sıkıştırılınca kolayca ezilir. Yapraklar ise böyle
bir işlem karşısında, yani parmaklar arasında sıkıştırılınca, kolayca ufalanır. Henüz kurumamış otta
ise saplar hemen ezilmez ve elastiki bir durumda oldukları görülür. Bunların
yaprakları da iki parmak arasında
ufalanmaz, ancak buruşur.
Bu şekilde kuruduğu
anlaşılarak depoya taşınan veya yığın yapılan kuru ot, fazla nemli olmayan yerlerde ve depolarda biraz daha
kurumaya devam eder. Depolanan yem depo halinde
ortalama % 5 kadar su kaybedebilir. Böylece küflenme ve çürüme ihtimali
büyük ölçüde ortadan kalkar. Yeteri kadar kurumadan depolama yapıldığı zaman otun kızışmasını ve
küflenmesini önlemek için % 1-2 oranında tuzun kuru otun arasına serpilmesi
tavsiye edilir. Tuz ottaki fazla nemi kendisine çeker ve küf mantarlarının
yaşamasını ve çoğalmasını önler. Tuzlama bazı kusurlu kuru otların lezzetini
artırdığı gibi, mineral madde oranını da yükseltir.
Kuru Ot Tipleri
Kurutulan çayır otları veya yem bitkileri çok
değişik şekillere getirilerek saklanırlar. Kuru
otun orijinal şeklini değiştirme zorunluluğu, kolayca depolayabilmek için otun
hacmini küçültme ihtiyacından doğar. Kuru ot, yapısı dolayısı ile çok gevşek,
kabarık ve hacimli olduğu için, büyük kapalı alanlara, yani depolara ihtiyaç
gösterir. Açık havada depolandığı zaman bile, dış etkilerden korunmak için
hacminin ve yüzeyinin küçültülmesi gerekir, işte kuru otun hacmini küçültmek,
özgül ağırlığını artırmak ve taşınmasını kolaylaştırmak için çeşitli yöntemler
kullanılarak, değişik formlarda kuru ot elde edilmektedir.
1- Gevşek kuru ot: kurutulmuş çayır otu
veya yem bitkilerinin herhangi bir işleme tabi tutulmadan oldukları gibi
yığılması sureti ile saklanan kuru ot tipi olarak tanımlanır. Biçildikten sonra
genellikle yerde kurutulan bitkiler oldukları gibi toplanır, ambara veya depo
edilecekleri yere taşınır ve burada düzgün bir şekilde yığın yapılır. Gevşek
kuru ot ambarlarda depo edildiği zaman, önemli bir problemle karşılaşılmaz.
Ancak bu ambarların iyi bir şekilde havalandırılması ve nemli olmaması gerekir.
Deponun tabanından nem alarak çürüme ve küflenmesini önlemek için depo tabanına
bir miktar saman yayılması yararlıdır.
Balyalı kuru ot: Balya makinelerinde
dik dörtgen prizma veya silindir şekline getirilerek bir dereceye kadar
sıkıştırılmış bir kuru ot tipidir. Yerde veya sehpalar üzerinde kurutulan otun
büyük bir kısmı da balya haline getirilir. Balya makineleri, daha önceden namlu
haline getirilen kuru otu yerden toplayarak çeşitli büyüklüklerde balyalar haline getirirler.
Küplenmiş kuru ot: Tarlada veya çayırda
iyice kurutulup namlu haline getirilen ve nem oranı % 12 ye kadar düşürülmüş
olan kuru otların namludan alınıp, özel küpleme makinelerinde biraz
ıslatıldıktan ve 3.5 cm teorik uzunlukta kıyıldıktan sonra 3 cm en ve boyunda
ve 3 – 8 cm uzunlukta küp veya dik dörtgen prizma şeklinde sıkıştırılması ile
elde edilen bir kuru ot türüdür. Yerde kurutulup namlu haline getirilen kuru
otun tarlada küplenebilmesi için otun nem oranının % 12 ye kadar indirilmesi
gerekir. Bu yüzden tarlada küpleme otun bu derecede kurutabildiği kurak
bölgelerde yapılabilir.
Otun
nem oranının % 12 ye indirilemediği bölgelerde ise, yem yapay olarak kurutulur
ve sabit makinelerde küplenir. Böylece, yapay kurutma ile küpleme işi sadece ot
kurutma mevsiminde kısa bir süre içerisinde yapılan bir işlem olmaktan
kurtarılarak geniş bir zamana yayılır. Kuru ot küpleme sırasında oldukça
ısınır. Yeni yapılmış olan küpler genellikle 50-60 °C’de bulunurlar. Bunların
depolanmadan önce soğutulmaları gerekir. Sıcak halde depoya konulan küpler,
hava akımı ile hem soğutulmalı, hem de nem oranları % 15 e kadar
düşürülmelidir.